Travel

Travel

Friday, December 20, 2019

Iki Yurek Arasinda Nehir Gibi Akan Dostlugumuzda Isik Batur Ozdemir

       Gunesli, piril, piril bir ocak gununde, yeni yili kutlamak icin yaptigimiz 2019 un ilk telefon gorusmesinde, haftaya endeskopiye girecegini soyledi. Midesiyle ilgili bir kac haftadir süregelen sikintilari gecmediginden doktoru gerekli gormustu. Aklima tasali hic bir sey kondurmadan, gule oynaya, zamanin mesguliyetleri ile uctu bir hafta cabucak. Onu aradigimda (Ocak 14-2019) endeskopi/patalojinin sonuclarini almisti, ayni gun PET yapilmisti ve ‘mide kanseri’ teshisi bomba gibi patladi, yillardir hic aksatmadan her hafta yaptigimiz; sinemadan-sanata, politikadan-havadan suya, kitaplardan-mindfulness'a, ogullarimizdan-arkadaslara dek keyifli sohbetlerimizin icerigini bu haber geriye donulmez bicimde degistirecekti!

       Ilginc, en yakin arkadasim, hatta son 15 yildir da ‘oteki’ kiz kardesim olmasina ragmen, Isik ile ilk ne zaman ve nasil tanistigimi animsamiyorum. Gencecik iki kiz olarak, ODTU’de bolumde birlikte aldigimiz derslerde tanistigimiz kesin. Onun soy ismi B benimki K ile basladigindan, kucuk siniflarda degil, anfi derslerinde bir araya gelmis olmaliyiz. Cerkez guzelligi ile, idari Bilimler fakultesinin hep  dikkat ceken kizlarindan biri oldu. Kinaladigi saclarinin, gunesin altinda kizilimsi yansimalari, bembeyaz guzel yuzu, koyu kahve hep ictenlikle gulumseyen gozleri; aslinda onun yureginin asil guzelligini de ayan beyan ortaya koyardi.  Ben onun icten, cocuksu kahkahalarini duymayi cok cok severdim. 

       Fakultenin 3. ve 4.  siniflarinda, yaptigimiz ortak projeler sayesinde onunla cok daha yakinlastik. ODTU yillarimda, yatiya evime davet ettigim tek arkadasim Isik’dir. Bahcelievler’de bir apartman dairesini bir kac Cerkez kiz arkadasiyla birlikte paylasirdi. Sik sik gittigim, birlikte ders calistigimiz ziyaretlerden birinde makyaj yapmayi da ondan ogrenmistim. Goz kapaklarinin bitiminde, goz kalemi ile ozenle kondurdugu o siyah ince cizgileri yapmayi. Ben denerken, onun kahkahalari hala kulaklarimda ve ayin maymun karaladigim goz kapaklarima bakakaldigim, odasinda sifonyerin uzerinde asili duran kocaman ayna da kalmis usumda. Yillar icinde, Isik’a ozlem duydugum hemen her animda, ozellikle bu aniyi neden animsiyordum?  Bu aninin onemi; universitede iken annemin bipolor rahatsizligi nedeniyle, o en umutsuz, yalniz ve en karanlik donemimde  bana dostlugunu comertce sunan Isik’in hayatima getirdigi isiga dayali olmali! O gun iki kucuk kiz cocugu gibi makyajla oynarken,  yuregimi agirlastiran anneme dair endise ve uzuntulerim, onun gulusunde, kahkahalarinda, dostlugunun icten sefkatinde un-ufak tozlar halinde TEK-TEK yok olup gitmisti. Isik bana yeniden tasasiz ve umutlu bir genc kiz olabilmeyi doğallıkla animsatmisti. Bir insanin acilarini hafifletebilmek, ona sevginin sifasini hissettirebilmek, iste bu Isigin meziyeti idi, her zaman! Bu animdan ona hic soz etmemistim, keske etseydim.

       Kaderin ilginc tesadufleri, bizi 1981 yilinin Subat-Nisan aylarinda da bir araya getirdi hem de Istanbul’da! Kalamis semtinde, ayni sokak icinde karsilikli iki apartman dairesine birbirinden habersiz yerlesmis, is gorusmelerine gidip gelirken yolda karsilastik. Ben sevgili Banus’da kaliyorum, Isik da bir yakininin yaninda. Ve ikimiz de taze ODTU mezunlari olarak Istanbul’da is ariyoruz. Istanbul’da yasanan bu iki ay boyunca sik sik gorustuk, hatta birlikte mulakatlara gittik. Yani birimiz mulakata girerken digerimizin moral olsun diye yolda eslik etti ve birimiz mulakatta iken oteki disarida bekledi!  Sonra bir sureligine, 80 lerde iliskisiz- habersiz kaldik, yeni isler, yeni aileler derken kisaca mesgulduk! Sansimiza, 80 li yillarin sonlarinda bir sekilde yeniden iletisime basladigimizda, Isik yeni anne olmus, sevgili biricik oglu Janbek dunyaya getirmisti. Erenkoy taraflarinda yasadigi evinde onu ve minik oglunu  2-3 aylik iken ziyaret etme sansim oldu. Ben de ondan 3 yil once Cancos'umun annesi olmustum. Ancak bu ziyaretten  bir sure sonra Isik ailesiyle Izmir’e yerlesti, ben de Amerikali esimle evlenip, minnacik oglumla Amerika’ya goc etttim. 

       Yine aramiza uzakliklar ve habersiz yillar girmisti, taki internetin nihayet Turkiye de de yaygin kullaniminin 2000 baslarinda baslamasi ile, ODTU yahoo guruplari icinde yeniden yakaladik iletisimi.  Gurup yazismalarindan, ozel yazismalarimiza, telefon sohbetlerimize gecmemiz ise hic zaman almadi ve her Turkiye ziyaretimde mutlaka gerceklestirdigimiz (hem basbasa hem arkadaslarla toplu) bulusmalarla dostlugumuz derinlesti ve “we became soul sisters“ (gonul kardesleri olduk).

       Sevinclerimizi, kederlerimizi, hayallerimizi keşfettik, sorgulamadan, yargilamadan dogallikla paylastik ic dunyamizi ve yillarin icinde neseli ve giderek buyuyen, derinlesen bir nehir gibi kivrilip akti dostlugumuz.
       Isik Batur Ozdemir; ozel bir arkadasti. Herkese nazik ve durust olmayi basarabildi. Ve arkadaslarini ayirmaksizin, her zaman sevgi dolu, sicacik, icten ve zarif olabilmek onun kisiliginin ana temeli idi. Canli, hayat dolu, sakaci, neseli, yaratici idi. Her turlu imkani fazla fazla vardi, ama kimseye tepeden bakmazdi, gonlu bol ve yardimseverdi. Isik hep pozitif dusunceli, yargisiz ve sefkatlydi; affetmek meziyetini ve tolerans kavramini hayatina gecirebilmis bir kadindi. Dostlarina deger ve emek verir, ictenligi takdir ederdi, ahlaklı, inancli ve her daim durust bir insandı.
       Agirbasli, hanimefendi gorunumunun yani sira, onu uzaktan bilenlerin belki kolay keşfedemeyeceği bir ozelligi vardi: Icindeki minik Isigi her firsatta yasamasi, ortaya cikartmasi. Hassas ve olabildigince muzip, ve şakacı Minik Isik! Icindeki çocuğu cesaretle koruyan ve guzellikle taşıyabilen ender tanidigim kisilerin basinda gelir Isik.

       2012 de Amerika’da ki bulusmamizda, once New York’da ardindan Las Vegas ve Grand Canyon’da  onun bu hayat dolu civil civil dostluguna eslik etmek olagan ustu anilar biriktirmeme neden oldu. Hani derler ya, arkadasini tanimak icin yolculuga cikmalisin, Amerika seyahatimiz “ikimiz“ icin de bu deyisin anlamini gercek anlamda ispatladi.

       Isik ayni zamanda oldukca yetenekli ve basarili bir ressam idi. Son yillarda benim cam sanatciligim, onun ressamligi, paylasimlarimiza sanat bacagini da dogal olarak tasidi, daha da zenginlestirdi. Birbirimizin studio oykuleri vardi artik paylasilacaklarin uzerine, renkler, desenler, hayaller vardi.. Istanbul Cam Ocaginda birlikte bir derse katilmak veya Amerika'ya bana geldiginde benim studio da birlikte bir eser uretmek gibi, ucsuz bucaksiz cok guzel hayaller! Acikcasi yaraticiligin heyecanini en dolu dolu paylastigim Isik olmadan, sanatin bile boynu bükük kaldi yüreğimde....

       Onunla en son bulusmayi, evinde gecen ay (Ekim 17-2019) gerceklestirdik. Aramizda asili duran, acimasiz ve huzunlu gercege ragmen; konustuk, gulduk, guldurduk birbirimizi, anilarimizi tazeledik, arkadaslarimizdan, sanattan, ogullarimizdan ve hatta onun cocukluk anilarindan konustuk, konustuk, konustuk..! Yarim saatligine kalmayi dusundugum ziyaret, uc saat surdu anlamaksizin. Kapidan cikarken, sarilip opemedigim, ama gozlerimizle sarilip, opusup vedalastigim Isik’dan son hareket ki aklimdan hic bir zaman cikmayacak: Sag elini once yuregine sonra dudaklarina dokundurup optu ve opucugunu bana ufledi! Yuregim buruk  ayrildim dostumdan, onu tekrar ve saglikla gorebilmeyi herseyden cok isteyerek, mucizelerin gerceklesmesini dileyerek..

 Acik yureklilikle ve direkt soruyorum:
“Gercek dostluklar nedir?“

Kendimizi olabildigimiz, sevgisini ve destegini “unconditional“ hissettigimiz, ortak yonlerimizin durustluk, ictenlik ve nezaket oldugu iliskiler degil midir, gercek dostluklar?"

 Isik benim hayatimdaki en gercek dostumdu. Birbirimizle olabilmek, bir araya gelmek, paylasmak firsatlarini hep ozenle yarattik, ’genuine’ bir emek verdik dostlugumuza karsilikli olarak. Anilarimiz ve hayallerimiz sayisiz..  Onu kaybettigim icin inanilmaz uzgunum ve onu her zaman ozleyecegim, ama ayni zamanda yasadigim surece o da kalbimde yasayacak…

       Isiklar icinde ve huzurla var ol yeni aleminde canim Isigim, guzel Isigim, melek Isigim, biricik dostum benim. Biricik oglunun, sevgili esinin her daim koruyucu meleğisin bundan boyle. 
Allahin rahmeti uzerinde olsun..

Toparlayabildigim kadari (buldukca daha da ekleyecegim) ile Fotograflarla Sevgili Isik:
































Thursday, November 28, 2019

Sagliktan, Aileye, Aileden Cam Sanatina, Yasamin Kendisine Sukran Doluyum!

            Gunesli bir kasim sabahında, yazi masamin dayandigi genis pencereden bu yil hayli gec gelen sonbaharin renklerini yansitiyor bahcemdeki ve sokaktaki agaclar. Ben evimin sicacik konforunda bu yilin “sukran” mektubunu yazmaya oturdum. Bir hafta once ciddi saglik sikintisi yasayan esim ise haril haril kocaman bir hindiyi pisirmekle mesgul su anda, sonra hindimizi alip buyuk oglumuzun evinde tum cocuklar, torunlar bir araya gelecegimiz Sukran Gunu yemeğine gideceğiz. 
            Yasamak ne guzel! Ilk sukranim hayata olsun. Bu yil dogrusu cok guzel bir yil yasadim. Hani tasasiz sorunsuz degildi elbet, ama nasil bakarsa oyle goruyor insan, tasalar benim icin yasamin baharatlari tipki sevinclerimiz ve aniden onumuze cikan guzellikler, hosluklar da ayni.
            Ikinci en onemli ‘sukran’im” sagligim ve aile bireylerimin sagligi.. Saglik olmadan gercekten hic bir seyin anlami olmuyor. Bu anlamda tek ve en buyuk sikintim en sevgili dostumun saglik sorunu ve yuregim 2020 nin ondan yana guzel haberlerle gelmesi dilegi ile dolu. Bu yil ailemizde de ben dahil bazilarimiz saglik bakimindan beklenmedik ve cok onemli sikintilar yasadik, bunlar bizi cok endiselendirip uzdu ise de hersey geride kaldi, saglikli olabilmeye sonsuz  sukran doluyum. Hem vucut hem akil sagligi, ikisi bir arada olmadan hayati gercekten dolu dolu yasamanin mumkun olduguna inanmiyorum. Once saglik!
            Ucuncu sukranim ‘kocaman’ ailem icin.. Basta esim ve onun sevgisi, dostlugu, destegi olmak uzere; bes cocugumuz, iki gelin, iki damat ve bes guzel torunumuz (ki 2020 de torunlar 6 olacak!), Turkiye’deki canim babacigim, kiz kardesim, yegenim, enistem ve her zaman en yakin dostum ex-esim iste benim kocaman ailem. Sonsuz sukran doluyum boyle kocaman bir ailem oldugu icin. Aile benim icin hayatimin en onemli ogesi. Aile sevginin guvenin umudun, affetmenin ve karsiliksiz vermenin practice edildigi ilk toplumsal birim. Aile bireyleri nerede olursa olsun, yuregimizde ailemizle olmak, sevgiyi ve dahil olabilmeyi hissetmek ne guzel! Sukranim sonsuz.
            Dorduncu sukranim, canim dostlarim icin!
Insanin gercek dostlari olmali ve benim var! Onlar benim hayatimin rengarenk cicekleri! Oyle guzeller, oyle guzeller ki anlatamam. Her biri bir birinden farkli, ben de onlardan, ama sevgide, destekde, yaratmada, paylasmada bulusuyoruz biz. Sansliysak yuz yuze-yanyana, bazen telefonla, bazen yaziyla ama her daim yurek yurege  hayati ve hayalleri paylasiyoruz. Dertlestigimizde dertler un ufak olup dagiliyor, sevincleri paylastigimizda, o sevincler bir cogaliyor bir cogaliyor ki sormayin, mutluluk sarhosu denilen sendromu yasiyoruz. 
Dostluga dair Mark Twain’in cok sevdigim deyisini paylasayim yeri gelmisken,
Dostu Mary Macy Fairbanks’ yazdigi bir mektupdan:

“When we think of friends, and call their faces out of the shadows, and their voices out of the echoes that faint along the corridors of memory, and do it without knowing why save that we love to do it, we content ourselves that that friendship is a Reality, and not a Fancy--that it is builded upon a rock, and not upon the sands that dissolve away with the ebbing tides and carry their monuments with them.”

Sukranlar benim dunyamdaki dostlarima..kayalarin uzerine insa ettigimiz dostluklara!

       Besinci sukranim ise; cok ama cok sevdigim iki ugrasima dair:
Insan yasaminda, hayatlarimizin bir diger onemli ogesi de ugraslarimiz, isimizdir degilmidir?

Birincisi isim/meslegim ICC (Independent College Counselor), yani gencecik insanlara egitim 

hedeflerine kavusmasi konusunda danismanlik yapabilmek imkani ki bu beni cok mutlu kiliyor. 

Bu gune dek bu yolda birlikte yurudugum her ogrencimin basarisi  ile yasadigim sevincler icin  

sukran doluyum. Genclerle calismak, onlari ozellikle akademik amaclarinda yonlendirmek, 

mentorluk edebilmek pek cok acidan beni mutlu eden profesyonel ugrasim. Ayni zamanda benden 

cok cok daha genc generasyonlarla iletisim ve iliski halinde olmak kazanimlari buyuk olan bir caba;

seviyorum genc gozuyle dusunmeyi, genc kalabilmeyi ve onlari kendi kapasitelerinin 

farkindaligina motive etmeyi.


Ikinci isim aslinda bir hobi, ama (happily) giderek ise donusuyor, agir ve cok emin dogru adimlarla.

Arkadasim Lindle’in  motivasyonu ile 2016 yilinda tanistigim Fused Glass Art (Fusing Cam 

Sanati) giderek ve ozellikle bu yil hayatimin en huzur buldugum, en cok sevdigim ugrasi oldu.


Yakinda kendi studyomu kuruyorum!!!  Pek cok arac ve malzeme ismarlandi yolda. Sevgili 

Kiln’imi bir annenin dogacak bebegini bekler gibi bekliyorum demek yerine bir bebegin 

annesinin onu dunyaya getirmesini bekler gibi bekliyorum demeliyim; cunku bir bebek gibi kiln 

imle buyuyup gelisecegim. Ogrenmenin, haz almanin yaratmanin ucsuz bucaksiz dunyasini onume 

serdigi icin, 'Cam tutkuma' dair Sukran doluyum. Ayrica kendi studyomu en iyi sekilde kurabilecek, 

sanatimi ilerletecek profesyonel workshop’lara katilabilecek imkanlarim oldugu icin de sonsuz 

sukran doluyum. Hic bir seyi granted almiyorum!

      Altinci sukranim seyahatlerimiz icin. Bu gectigimiz yil icinde dunyanin tanimadigimiz 

koselerine gitmek, gezmek ogrenmek, ruhumu hem dinlendirdi hem de enerjiyle doldurdu. Ozellikle 

Izlanda dan aldigim esintileri cam sanatima yansitacagim onumuzdeki aylarda.

Bu yil dogum gunumu Turkiye’deki arkadaslarim, dostlarim, ailemle, hatta oglum ve ex-esim ile hep

birlikte ayni masanin etrafinda coskuyla kutlamak sansina da sukurler olsun. Son yillarin en harika 

dogum gunu idi suphesiz!

Ve son olarak, her yil yaptigim gibi; yasadigim tum sikintilara, acilara, uzuntulere, 

tersliklere, saglik (benim ve yakinlarimin) sorunlarina, hayatima girip/cikmis yanlis 

insanlara, talihsiz olaylara da sukran doluyum (7. sukranim). Onlar sayesinde ogrendim, 

gelistim, olgunlastim, guzellestim.

Daha sayisiz buyuk kucuk pek cok sukran duyacagim seyler var: Ornegin 22 aylik torunumun  

sarilip yanagima kondurdugu opucuk, oglumla yurek yurege bir sohbet, Jimmie Hale Mission’da 

homeless lar icin Sukran Gunu veya Christmas yemegi hazirlamak, Pasifik kiyisinda yurumek, 

Colorado'da  kayak ve kesinlikle Skogafoss da hiking yaparken nirvanayi yakalamak, hava buz gibi 

iken sicacik evimde rahat divanimda yayilip guzel bir filmi izlemek, bir dost tarafindan telefonla 

aranmak gibi gibi pek cok sayisiz sukranlar var hayatimda ve yazmak sayfalar surecek, burada 

kesmeli! 

I am grateful, I am content and I am happy where I am.. Onemli olan da bu degil mi?

Gozlerden nazardan, kiskancliklardan uzak olalim, negatif insanlar olmasin hayatimizda!

Hepinize sevgilerimle

Sukranlariniz sayisiz olsun.

Chelsea-Thanks Giving of 2019

Sunday, January 20, 2019

ÇOCUKLARIN, TORUNLARIN BAŞINA DAHA NELER- NELER GELECEK?

Huda Kattan, Instagram da bir ruj tanıttı, satışlar patladı.. Şimdi dünyada tek bir kadın siyah ruj sürmeden sokağa çıkmıyor (tamam bu son bold italic cümle benim hayal gücüm, ama yazının tümü doğru!).
Huda Kattan sahte kirpik yarattı, reklamını Instagram da yaptı, sattı, dolar milyarderi oldu.
Huda Kattan 35 yaşında, Irak kökenli, Amerika doğumlu, müslüman bir kadin. Makyaj, güzellik ürünlerine/uygulamalarına dair instagram paylasimlari var, takipci sayisi 32 milyon kisi.
Yani o bir Instagram Influencer'u, hem de dunyanin en basarili influencer’i ve  #1 yani.
Forbes’de ve Time dergisinde de dunyanin en etkili, yetkili, becerikli kadinlarin ilk 10 unda yer aliyor.  2010 da baslamis influencer olmak rolune ve net serveti besyuz elli milyon dolar ($550 milyon)!
Huda'nin gunluk tek bir Instagram paylasimi  33 bin dolar!
Takipcileri onun onerdigi her halti yapip, her tanıttığı ürünü kullaniyorlar.

Geçenlerde, tesadüfen (sosyal medyaya isteyerek uzak durduğum için) öğrendiğim instagram influencer konusunu biraz deşeceğim:
Cesitli konularda, alanlarda takipcileri yuzbinlerce olan instagram kullanicilari var imis. Iste takipcileri yuzbinlerce oldugu icinde toplumlari influence (etkilemek) ediyorlarmis.

Turkiye’de bir de çocuk yetiştirme vs konularında Anne-instagram influencer olduğunu da bu arada ögrendim. Biraz araştırdım, Turkiye/Amerika bu konuda neredeler diye?

Sonuçları paylaşayım:

Türkiye’de Anne (mom) influencer sayısı toplam 16 adet. Ortalama her birinin takipçisi 350 bin.
Türkiye nufusu 80 milyon. Nufusun %7 si bu anneleri takip ediyor.

Amerika’da Mom (anne) influencer sayisi toplam 6. Ortalama takipci sayisi 144 bin her biri icin.
Amerika’nin nufusu: 350 milyon. Amerika da bu takip orani da % 0.025.

Diger bir tanim ile, Turkiye de 5 milyon altiyuzbin Turk anne 'Turk instagram annelerini" takip ediyor, ote yandan Amerika’nin kendi annelerini, 864 bin Amerikali takip etmekte.

Turkiye seyahatlerimde cevremde (otobuste, trende, yolda yururken, pastanede, postanede) gozlemledigim 'gözleri cep telefonun uzerinde unutma’ salgini bundan olsa gerek!
Oyle ya sayisiz takip kaynagi var: Takip edilecek anneler, babalar, makyaj uzmanlari, yemek tarifleri, spor klupleri vs vb akliniza gelebilecek her turlu takinti ve ilgiye bir Instagram var. Bunlara ek olarak ’Facebook, Twitter ve WhatsApp’ ailesini de eklersek, hayatımız bir cep telefonunun peşinde rüzgar gibi geçip gidecek bu belli oldu (en azından bir yerlerimize çip takılıncaya kadar. Çip takılınca, sadece komutlara uyacağımızdan, o sosyal alan, bu instagram vs.vb gezinerek zaman kaybetmeye de paydos denir!).

Bu durum saptamasından sonra aklıma gelen ve şu an dünyada yaşanan kötü sonuçlar:
1- Yaygın YALAN haberler: Her gün önüme gelen whatsapp yalan haberlerinin, ısrarla yalan haber olduklarini millete anlatmaktan yoruldum! Anlattıklarım neden mücadele ettiğimi hala anlamadı, ben ise anladım ki insanlar yalanları seviyor! Neden acaba???

2- İnanilmaz zararlı/zehirli fictional komplo teorileri ve bunların yaydığı nefret ve ön yargılar.
 Buna aci bir  örnek geçen yaz Hindistan da yaşanan whatsapp söylentisi sonuçlarına bakınız:

3- Milletlerin kaderleri ile oynayan seçim sonuclari (Örnegin; Amerika’da Trump zaferi-Rusya nin eli ile yaratılan milyonlarca sahte facebook hesaplarından  yayılan, yalan nefret dolu, asılsız haberlerle gerçekleşti).
Bunlar yazarken aklima ilk gelenler, kimbilir daha neler listeleyebiliriz dusundukce..

Bu sosyal medya çılgınlığı nedeniyle, gelecekte olabilecek kötü şeyleri ise düşünmek bile istemiyorum!
Örneğin, Jules Verne misali bir hayal gucuyle; gelecegin Huda Kattan’ larının kötü -çok kötü niyetli kişiler, idareler tarafindan kullanılıp, insanlari kitle ölümlerine, bir birini kırmaya götürmelerinin olasalığını düşünmek pek de abes olmasa gerek. Sosyal medyada milyonlarca takipçisi olan bir makyaj uzmanı, kötü niyetliler icin çalışıyorsa; milyonlarca insani ölüme götürecek veya '28 Days later' filmindeki gibi insanlara şiddet virüsü aşılayan bir serumu da ’güzellik serumu’ kilifinda önerebilir!

Neden olmasın? Yakin gelecekte dünyadaki yoksulluğa, göçlere son vermek icin, yok etmek akla ilk gelen seçenek olamaz mı? Veya güçlü bir ülkeyi/toplumu bir birine mi düşürmek mi istiyorsun, siddet virüsünü bulaştır olsun bitsin, sen karşıdan seyret!

Insanlar bu kadar okumaz, araştırmaz, gençler cocuklarini da instagram anneleri ile büyütürken, dünyanin geleceginde daha akilli generasyonlarla var olacağı olasaligi da giderek düşüyor! 
Ya sizce? Çok mu kötümserim, yoksa gercekçi miyim?

Bos verin siz bu soruya kafa yormayı, ama “Lutfen abilerim, ablalarim, kıymetli arkadaşlarim okuyun, daha cok okuyun, arastirin, ezberlerle dusunmeyin, cocuklariniza, torunlariniza da bu anlamda ornek olun ve sosyal medyayi dogru amac icin, mumkun olabildigince de az kullanin
Ahh ah zaten FB, twitter, instagram, vs.vb i sacmaliklara verdiginiz zamani kullanacaginiz, sizi cok daha mutlu insanlar yapacak, sevdiklerinizle daha guzel anilar yasatacak o kadar guzel secenekleriniz ve olasaliklar varki!!!
Haaa bir de acele etmeyin, elinize gecen her bilgiyi arastirip yaymak konusunda. Lutfen once arastirin ve oyle her kaynaga herkese güvenmeyin diyecegim, ama herkes yine ayni tempoda devam edecek. 
"Aman hemen yonlendireyim, paylaşayım, mesaj kirliligine katkim eksik kalmasın.." diyecek. 

Kendi çevremde bunlari yüksek sesle düşünen söyleyen tek ben olduğum için, okyanusun ötesindekileri bu açık sözlülüğümle rahatsız ettiğimi de tahmin ediyorum, ama Ingilizce biliyorum diye ortaya çıkıp da önüne gelen her haberi (Turkce/Ingilizce) hiç araştırmadan ona buna yönlendirip mesaj kirliliği yaratanlara da ben hiç hoş bakamiyorum bilesiniz!

Cunku İngilizce bilen kulların, fake news, fake rumors konularinda lisan bilmeyenlerden cok daha büyük  bir sorumluluğu var.  Haberleri internetden araştırın, doğruyu paylaşmaya özen gösterin, zamanınız yoksa yalanı da hiç paylaşmayın. 

Bebelerini/çocuklarını sosyal medyada 80 milyonun önüne canlı, canlı atmis anaları takip ederek, çocuk büyüten gençlere ise söyleyecegim tek şey:
"O anne akıllı bir şey olsaydi, çocuğunu böyle kullanmazdı!"

Batı teknolojilerini orta doğu kültürüne kurban etmeyin, yazıktır!

Not: 
Geleceğe dair, fiction'dan ziyade olasi bir mantıkla yorum sunan bu filmi herkese öneririm. Ancak eski bir film, bulabilirseniz izleyin-netflix iyi bir adres olabilir.
IDIOCRACY
2006 yapimi-komedi ve bilimkurgu film, yazimda anlatmaya calistigimi daha eglenceli anlatıyor.